Gerçekliğin Demir Adam’ı Elon Musk ve SpaceX’in Dikey İnişi

Elon Musk diye bi’ adam var. Ben şahsen kendisini Demir Adam’ın gerçeklikle buluşmuş versiyonu olarak addediyorum. Adam kalktı 1998’de PayPal’i, ardından 2002’de SpaceX’i ve 2003’de Tesla Motors’u kurdu. Şu anda ise sadece 44 yaşında.

Bakın 44 yaşındaki bu adam; dünyanın kredi kartları ve nakit para dışında en yaygın kullanılan ödeme sistemini kurdu, Mars’ta kurulacak koloni üzerinde çalışmaları devam ediyor, dünyanın en başarılı elektrikli araçlarına imza attı. Daha 31 Mart’ta Tesla’nın Model 3’ünü yeni duyurmuşken 325.000 (yazıyla üç yüz yirmi beş bin) adet ön sipariş aldı. Hayır yani, ben daha yazıyla üç yüz yirmi beş bin yazarken zorlanıyorum. Adamın başardıklarına bak.

Abilerim ablalarım, bu adamın kurduğu SpaceX şirketi var ya? Hah! İşte bu şirket uzaya araç gönderebilen ilk özel şirket. Bu adamlar Mars kolonizasyonuna dair hesaplamalar yapıp, Uluslararası Uzay İstasyonu’na Dragon ismindeki özel uzay araçlarını gönderiyorlar. Yalnız bu gönderme işlemi için her seferinde yeni roket yapıp kullanmak yerine (ki NASA’nın yıllardır izlediği yöntem budur; çünkü mekikler atmosferi geçtikten sonra roketten ayrılıp roketi uzayda yüzer hâlde bırakırlar, bu da her roket için tekrar tekrar milyonlarca dolar harcanması anlamına gelir), uzay aracını atmosferden geçirdikten sonra roketin Dünya’ya geri dönmesi üzerine çalışmalar yürütüyorlar. Yani sonunda, zeki biri (Elon Abi) çıkıp “hacı koskoca demir yığınını uzayda bırakıyoruz, bunlara milyonlarca dolar harcanıyor, olm niye parayı çarçur ediyoruz lan, tekrar kullanalım şunu” diyor, böylece ilk denemeler başlıyor.

Falcon 9’ın Dragon’u UUI’ye gönderiş noktası ve sonrasında dikey iniş yörüngesi.

Bu çalışmaların ilkinde, roketlerini sağlam, sarsılmayan, dümdüz bir zemine indirmeyi başarmışlardı. Bu inişe “dikey iniş” (vertical landing) deniliyor. 22 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirilen bu ilk başarılı denemede, Falcon 9 isimli roket, Dragon mekiğini atmosferden geçirip Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderdikten sonra, tekrar atmosferi geçip Dünya’ya dönmüş ve dikey bir şekilde dünya yüzeyine inmeyi başarmıştı. Bu deneme ile ilgili sıkıntı ise şuydu: roket uzayda tam bir daire çizip ilk kalktığı yere geri dönmek zorunda kalıyordu. Bu da demekti ki, roket uzayda fazladan yakıt harcıyor ve yakıtın bir kısmı boşu boşuna israf ediliyordu. Elon Abi’ye ise annesi yıllardır “evladım, tabağında tek bir pirinç tanesi bile bırakma, Afrika’da çocuklar AÇ AÇ” demiş olacak ki, sevgili Musk bundan da memnun kalmadı ve dedi ki “olm, yakıta harcayacağımız parayı başka türlü bilime harcarız, ne bileyim yenilenebilir enerjiye yatırırız, yapay zeka üzerinde çalışırız. En iyisi biz buna tam daire değil de, yarım daire çizdirelim, gerekirse denize insin.”

Falcon 9, “Elbette Seni Hâlâ Seviyorum”un üstünde.

Hayır, bu adam deli değil. Bildiğimiz dahi. Bu son sözünün üzerine SpaceX ekibi oturuyor ve “Elbette Seni Hâlâ Seviyorum” (Of Course I Still Love You) şeklinde isimlendirdikleri ilk “Otonom Uzaylimanı İnsansız Gemi”yi (Autonomous Spaceport Drone Ship) yapıyorlar. SpaceX ekibi, bu gemiye kısaca ASDS diyorlar; ancak bu kısaltma bana chat ortamlarında rastgele harflere basarak gülme eylemini hatırlattığı için ben yazının kalanında gemiye “Elbette Seni Hâlâ Seviyorum” olarak hitap edeceğim. Sevgi çok güzel bir şey çünkü.

Neyse, “Elbette Seni Hâlâ Seviyorum” gemisi, bildiğimiz uçak gemisi gibi bi’ şey. Ama adamlar gemiye uçak yerine roket indiriyorlar. Bu gemi, tamamen insansız olarak çalışıyor, roketin ineceği noktayı hesaplıyor ve oraya kendi kendine (otonom) yüzüyor. Roket ineceğinde ise kendini olabildiğince sabitlemeye çalışıyor. Takdir edersiniz ki bu, dalgalı denizin ortasında oldukça zorlu bir işlem. Hâliyle 22 Aralık 2015’teki sağlam zemine başarılı inişten sonra bu gemiye yapılan iniş denemelerinin tamamı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Çünkü denizin dalgalarından dolayı sabit duramayan “Elbette Seni Seviyorum”, Falcon 9’a ihanet etmiş, onu azgın denizin çılgın sularına düşmek zorunda bırakmıştı.

Dün (yani 8 Nisan 2016’da), Falcon 9, Dragon mekiğini atmosferden geçirip Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderdi, atmosferden geri döndü ve dikey inişini gerçekleştirmeye başladı. “Elbette Seni Hâlâ Seviyorum” ise bu kez sevgi dolu kucağını açtı ve Falcon 9’un inişine insansızca destek oldu. Dikey iniş denemesi başarıyla gerçekleşti, diğer bir deyişle adamlar ilk uzay asansörünü yaptılar diyebiliriz. Uzaya çıkıyo’, sonra geri iniyo’.

Videoda görmüşsünüzdür, ekranları başında oturan onlarca insanı camların ardından izleyen yüzlerce insan var. Hah! O insanların tümü SpaceX ekibi ve gördüğünüz üzere çocuklar gibi, eller havada oldukları yerde zıplıyorlar. İnanın ben de aynı şeyi yaptım.

Şimdi “bunda bu kadar sevinilecek ne var” diyebilirsiniz. O zaman kısaca bu olayın tarihi öneminden bahsedeyim. Bu adamların yaptıkları şey, insanlık tarihinde (filmler, diziler ve çizgi filmler haricinde) başarılamamış bir şey. Yahu, 15 kat yükseklikteki bi binayı 3 metre genişliğindeki poposunun üzerine dikmeye çalıştığınızı ve bunu durmaksızın sallanan bir platform üzerinde gerçekleştirmeye çalıştığınızı düşünün. Üstelik bu bina gökten ses hızını aşan bir hızla düşüyor olsun.

Ben şimdi sevinçten olduğum yerde zıplayarak dans etmeye dönüyorum. İyi cumartesiler efendim!

The following two tabs change content below.

Miles Dyson

Bir gün eski T-800’e ait sinir ağı modülünü buldu ve dünyayı değiştirdi. SkyNet yüzünden dünyanın sonu geldi, insanlar ve makineler arası savaş başladı. Yok yok daha değil, daha var; ama gün gelecek yapacak bunu. Robotikçi bu arkadaş, web sitemizi de bu yaptı. Bi’ problem varsa buna konuşun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.