Nigel Stanford’dan Bir Simatik Güzellemesi

Bazen insanlar bilimin ve sanatın çok ayrı şeyler olduğunu, bir bilim insanının sanatla öyle çok bir işi olamayacağını ya da bir sanatçının bilime yatkın olamayacağını filan düşünüyorlar. Oysa gelin görün ki, dinamik heykeller yapılırken mühendislik yöntemleri kullanılıyor, robotiğin etkileri sinemaya yansıyor, dört pervanenin son derece ileri kontrol yöntemleriyle yönetildiği dronelar en ileri çekim tekniklerinde kullanılıyor, hatta ve hatta notaların üzerine çizildiği porte çizgileri aslında bir frekans-zaman grafiği! Yani siz Do notasını porteye çizdiğiniz takdirde hangi zamanda hangi frekansta sesi ne uzunlukta çıkarmanız gerektiğini not almış oluyorsunuz. Tabii siz sanat diyince biraz daha romantik bakarız sandınız ama, bilim insanı yine de bilim insanı arkadaşım. Yapacak bi’ şey yok.

Birtakım simatik şekiller.

Neyse, ehm… Ne diyordum? Hah, bilim ve sanat birbirini çokça etkileyen alanlar. Bu etkileşimi de en çok müzikte görebiliyoruz. Müzikte kullanılan enstrümanların ve sahne ekipmanlarının pek çoğu mühendislerin elinden çıkma. Ses mühendisliği diye bir alan var örneğin. Mikserin başında duran adamın işi büyük ölçüde frekansların dinleyiciye doğru miktarda aktarılmasını sağlamak ve sesin hoparlörden mikrofona geri beslenmesini ve iki ses dalgasının üst üste binip sizin kulaklarınızı rahatsız ve hatta sağır etmesini önlemek.

Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına: Bu ses dalgalarıyla, titreşimlerle ve frekanslarla ilgilenen simatik (ing. Cymatics) diye bir alan var. 18. yüzyılda, kadınlar eteklerinin altına tarlatan geçirir, erkekler sokaklarda fraklarıyla voltalar atarken Ernst Chladni isminde bir amca üzerine kum döktüğü metal bir plakaya keman yayını sürtmek suretiyle metal plakayı belirli bir frekansta titreştiriyor. Bu titreşimin etkisiyle kumlar plakanın üzerinde oldukça belirgin ve sıradışı şekiller almaya başlıyor. Bunun sebebi de titreşimin etkisiyle ortaya çıkan dalgalanmanın oluşturduğu tepe ve çukur noktalarının kumları belirli noktalara itelemesi. Hâliyle her sesin farklı bir şekli olduğu ortaya çıkıyor ve sesin yarattığı bu görsellere “Chladni figürleri”, amcamın keman yayını sürttüğü metal plakaya da Chladni Plakası ismi veriliyor.

Benzer şekilde, ses dalgaları havayı belirli bir şekilde titreştirerek oksijenin yer değiştirmesini ve dolayısıyla ateşin dans etmesini ya da özellikle bas frekanslarda çıkan sesler suyu belirli bir şekilde titreştirerek spiraller oluşturmasını sağlayabiliyor. Hatta Jurassic Park’ta T-Rex yaklaşırken suyun dalgalanması üzerine kurulu o meşhur sahne de bu simatik olaylara güzel bir örnek.

Nigel John Stanford ismindeki bir abimiz de bu görsellikten faydalanıp, bir şarkısına bütün bu simatik olayları görebileceğimiz bir klip çekmiş. Hoop, gördüğünüz gibi konuyu yine sanata getirdim.
Video, videonun nasıl çekildiği ve simatik teknikleri için kaynak: http://nigelstanford.com/Cymatics/

The following two tabs change content below.

Miles Dyson

Bir gün eski T-800’e ait sinir ağı modülünü buldu ve dünyayı değiştirdi. SkyNet yüzünden dünyanın sonu geldi, insanlar ve makineler arası savaş başladı. Yok yok daha değil, daha var; ama gün gelecek yapacak bunu. Robotikçi bu arkadaş, web sitemizi de bu yaptı. Bi’ problem varsa buna konuşun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.