Osman Kibar ve Tanrı Hapı
Elon Musk’ı yazdık, Canan Dağdeviren’i yazdık. Sandınız ki ilginçliklerle dolu bilim insanlarımız bitti. Ama bilin ki, bilim insanlarının tümü ilginçtir ve hepsi hakkında yazılacak bir şeyler var. Böyle ilginç, deli dolu, Forbes dergisine de kapak olmuş (kapak konusu demek istedim, eheh) bir bilim adamı da İzmir’den geliyor.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın kuruculuğunu ve 1960’larda İzmir’in belediye başkanlığını yapan, bestekâr Melih Kibar’ın da babası olan, İzmir’in yollarını “çamur deryası olmaktan kurtardığı” için Asfalt Osman lakabını alan Osman Kibar isimli çapkın bir amcamız vardı. Kendisi aynı zamanda İzmir’e, Danimarka’dakine rakip olacak bir Seks Fuarı açmak, Brigitte Bardot, Raquel Welch, Sylva Koscina, Jane Fonda, Margaret Lee gibi ikonları da bu fuara davet etmek gibi çılgın projeler yürütürdü. Hatırladınız mı? Neyse, bunun için çok genç olabilirsiniz. Olur öyle. Ben de araştırınca öğrendim zaten.
Bu amcanın Seli Kibar isimli oğlundan torunu, amcamızla aynı ismi taşıyan Osman Kibar isimli bir kişi var. Bu kişinin asıl olayı poker! Şaka şaka. Ama tutup “Osman Kibar” diye bir Google araması yaparsanız, ilk olarak karşınıza Osman Abi’nin poker masasında bir fotoğrafı çıkıyor. Neden? Çünkü kendisi, sırf deneyimlemek için üç kere Las Vegas’a gidip poker turnuvalarına katılıyor. İki kere birinci, bir kere de ikinci olup çıkıyor. Bunun üzerine bir anti-Kadir İnanır figürü hâline geliyor ve itliğe serseriliğe lanet edip atom fiziğine, profesörlüğe soyunuyor. Yani tam atom fiziği filan değil ama, siz konsepti anladınız.
Robert Koleji’nde lise eğitimini tamamladıktan sonra, Caltech’te lisans öğrenimini tamamlayıp hemen ardından University of California: San Diego’da doktora çalışmalarını yürüten Osman Abi, önce doktora çalışmaları esnasında Novartis’e 470 milyon dolar karşılığında satılan Genoptix isimli biyoteknoloji firmasını ve Intel ile Titan Corp. arasında paylaştırılan, anten üreticisi E-Tenna’yı kuruyor. Sonra da “ya bu akademi filan çok bürokratik işler, çok sıkıldım ben” deyip okulu bırakıyor ve yeni teknoloji firmalarını araştırabileceği, Pequot Capital isimli firmada çalışmak üzere New York’a taşınıyor. Burada Robert Koleji’nden arkadaşlarıyla haftada bir basketbol maçları filan izliyorlar, sonra aileler filan kuruluyor, yaşlar ilerliyor derken Osman Abi bi’ sabah uyanıyor ve “olm ben bu firmada düpedüz bankacılık yapıyorum lan, oysa bilim insanıyım ben” diyerekten Pequot Capital’daki işini bırakıveriyor.
İzmir’in havasını özleyen Osman Abi, New York’tan kalkıp tekrar ılıman iklimli San Diego’ya dönmeye yeltenmişken, havaalanında Robert Koleji’nden arkadaşı Cevdet Samikoğlu ile karşılaşıyor (Cevdet Abi de o sıralar Greywolf Capital isimli 3,6 milyar dolarlık bir serbest yatırım fonu firmasının ortaklarından), laf lafı açıyor, Osman Abi tutup uçak biletinin arkasına yatırım fikrini çiziktiriyor. Cevdet Abi’nin gözleri dolar işareti şeklinde parlamaya başlıyor ve böylece Osman Abi 3,5 milyon dolarlık ilk yatırımı lise arkadaşından kapıyor.
Bu ilk yatırım ile Pfizer’ın alt katlarında bir yerlerde sonradan Samumed ismini alacak olan Wintherix’i kuruyor. Pfizer bir süre sonra Wintherix çalışanlarına gidip “ya biz sizin ilaçları sevmedik, bu projeyi sonlandırıyoruz” deyince Wintherix ve Pfizer firmaları arasında tartışmalar patlak veriyor. Pfizer “Wintherix bizim hisselerimizi küçülttü” derken, Wintherix de “Pfizer bizi ucuza satın almaya çalışıyor” demeye başlıyor, aralarındaki tartışmalar sonucunda Wintherix, Pfizer ile yollarını ayırıyor; ancak Pfizer gibi bir ilaç deviyle yürütülen davalar Wintherix’in cebinde yalnızca 9000 dolar gibi ufak bir meblağ kalmasına sebep oluyor.
Osman Abi bu kez kaynı Uğur Bayar’a gidiyor (kayınbiraderi işte ama “kaynı” kelimesi çok eğlenceli bence). Uğur Bayar da o yıllarda Credit Suisse bankasının Türkiye genel müdürü. Uğur Abi, Osman Abi’ye 2,6 milyon dolarlık destek çıkıyor. Osman Abi de Wintherix’in ismini Samumed olarak değiştiriyor. “Samu” gündelik işleri yürütürken takındığımız meditasyon hâline verilen isimmiş, “Med” de bildiğimiz medikal işte.
Osman Abi bu kez büyük oynamaya karar veriyor ve Robert Koleji’nden arkadaşı ve Wintherix’in ilk yatırımcısı Cevdet Abi’yi arayıp CFO’luk (Chief Financial Officer, ing. Finans Direktörü) teklif ediyor. Cevdet Abi teklif karşısında ne yapacağını bilemiyor, yine Robert Koleji’nden arkadaşı New York Üniversitesi’nde romatolog olarak çalışan Yusuf Yazıcı’yı arayıp “olm bu Osman çıldırmış olmasın, beni bi işe sokacak gibi, bi de sen konuşsana” diyor. Yusuf Abi, Osman Abi’yi arıyor, “olm bi’ işler peşindeymişsin, anlat bakayım” diyor. On beş dakika kadar telefonda konuştuktan sonra Yusuf Abi tekrar Cevdet Abi’yi arıyor “LAN MANYAK MISIN, HERİF TANRI HAPINI BULMUŞ!” diyor. Evet evet, baya “tanrı hapı” diyor ve hatta projeye dahil olmak istediğini dile getiriyor. Son olarak yine Robert Koleji yıllarından Arman Oruç’u da projeye dahil ediyorlar ve dört Robertli, tanrı hapının peşinden koşmaya başlıyorlar.
Peki, tanrı hapı dediğimiz tam olarak ne mi? Tanrı hapı projesi, Samumed’in “insanları gençleştirmeye yönelik” bir ilaç projesi. Bu proje kapsamında, kellik tedavisi ve artrit tedavisi başta olmak üzere saçların beyazlaşmasına karşı, akciğer yırtılmalarına karşı, körlüğe sebep olan maküler gerilemeye karşı tedaviler söz konusu.
Şu ana kadar bu tedavileri bir araya getiren tek bir ilaç olmasa da, özellikle kellik ve artrit tedavisinde ayrı ayrı büyük başarılar söz konusu. Bahsedilen başarılar, ilaç veya ilaçlar henüz tamamlanmamış olmasına rağmen şirketin değerini 12 milyar dolara, Osman Kibar’ın değerini ise 4 milyara taşımaya yetmiş.
Forbes dergisinin Osman Abi hakkında yaptığı haber (ve bu yazının kaynağı) için tık: http://www.forbes.com/sites/matthewherper/2016/04/13/the-god-pill/#2226c5f4f331
Miles Dyson
Yazar: Miles Dyson (tümünü gör)
- Yazları ve Kışları ile Yapay Zekâ - 25 Eylül 2020
- Neymiş Lan Bu Yapay Öğrenme? – 2 - 23 Kasım 2018
- Neymiş Lan Bu Yapay Öğrenme? - 25 Eylül 2018
- Turing Testini Geçen Suni Hücre - 1 Şubat 2017
- Lorenz Çekimi ve Kaos Teorisi - 25 Ocak 2017